Veli GÜNEŞ

 

 

Şehit Düştüğü Tarih: 16 Haziran 2001

 

Şehit Düştüğü Yer: Kocaeli Devlet Hastanesi

 

Doğduğu Tarih: 1 Ocak 1956

 

Doğduğu Yer: Dersim, Kocakoç nahiyesi, İbiş mezrası

 

Mezar Yeri: Koçakoçköyü İbiş-Feran Mezrası, Dersim

 

 

16 Haziran günü saatler 23:00’ı gösterdiğinde bir ses yükseldi Kocaeli Devlet Hastanesi’nden: “bizi teslim alamayacaksınız”. O sesin sahibi, tutsakların «Veli Dayı»sıydı. Veli Dayı, emperyalizmin ve oligarşinin devrimcileri teslim alma politikasına karşı başlatılan ölüm orucu direnişinde, 1. Ölüm orucu ekibi direnişçilerinden biri olarak şehit düştü.  

45 yılın bilgisini, bilgeliğini, tecrübesini taşıyan Veli Güneş direnişçiler içinde bir koca çınar gibiydi. Tahliye olmuş olmasına rağmen operasyon nedeniyle bırakılmadı. O direnişini de belki bir kaç ay sonra çıkacağını bilerek sürdürdü.

 

1956’nın 1 Ocağında, Dersim’in Kocakoç nahiyesinin İbiş mezrasında doğdu. Kürt (Zaza) milliyetinden alevi kökenli yoksul bir ailenin çocuğuydu.

13 yaşında İstanbul’a geldi. Çeşitli işlerde çalıştı. Daha delikanlılığında Mahir’ler, vardı onun beyninde. 1977-78 yıllarında gazetelerde okuduğu eylemlerden Devrimci Sol’a sempati duydu. Ve kendi ifadesiyle “kendi kendine Devrimci Solcu oldu”.

Adli bir olaydan 1974’den beri yattığı hapishaneden 1983’te tahliye oldu. O yılları kendisi şöyle anlatıyordu:

“Hapisteyken önüme hedef koymuştum. Çıktığımda dağa çıkıp gerilla olacağım diye. 1983’te hapishaneden çıkınca memlekete gittim. Köylerde işkence merkezleri vardı. Sürekli insanlara işkence yapılıyordu. Çünkü her evde en az bir kişi ya tutsak ya da aranıyordu. Arananlar da teslim olmadıklarından her gün işkence vardı...”

Ne var ki, o zor dönemde Devrimcilerle bağ kuramaz.

Köye yapılan bir operasyonda gözaltına alınıp askere gönderildi. Askerliğini bitirdikten sonra, 1986’da yeniden İstanbul’a geldi. Ve 1987’de de yıllardır savunduğu ama bir türlü bağ kuramadığı Devrimci Solcularla tanıştı. 1989’da Zeytinburnu Halkevi’nin yönetim kurulunda yer aldı.

Onda fedakarlığın sınırı yoktu. Bu döneminde yaşadığı bir tek olay, onun fedakarlığını anlatmaya yeter. “Bir gün hareketten arkadaşlar geldiler. Bazı yoldaşları dışarı çıkaracağız yerine içeri hapse girer misin dediler. Ben de tereddütsüz kabul ettim. O zaman örgütü ve örgütlü mücadeleyi bugünkü kadar tanımıyordum ama çıkan insanların dışarıda kitleyi örgütleyeceğinden, harekete daha yararlı olacağından dolayı hiçbir şey sormadan kabul ettim. Yalnız şunu biliyordum mücadele etmek istiyorsan, her bedeli de göze almak gerek.”

Bir çok kez gözaltına alındı. Tutsaklıklar yaşadı. 1990’da Esenler’de “Emperyalist Savaşa Hayır” sloganıyla yapılan bir gösteride gözaltına alınarak, 4 ay Bayrampaşa Özel Tip’te tutuklu kaldı. Tahliyesinden sonra, Ümraniye, Sarıgazi, Samandıra ve Sultanbeyli semtlerinde devrimci çalışma yürüttü.

O, ilk hapisteyken verdiği sözü de hiç unutmamış, harekete iletmişti. Nihayet bu özlemine de kısmen de olsa kavuştu. Malatya dağlarında gerilla oldu. Maksut Polat’la birlikte bir dönem bu bölgede faaliyet yürüttü. Daha sonra yeniden yoksul gecekondu semtlerinde mücadelesini sürdürürken tutsak düştü.

1996 ölüm orucu döneminde Ümraniye’de tutsaktı. Bekleneceği gibi, Ölüm orucu gönüllülerinden biriydi. Çok istediği kızıl bantı bu direnişte takma sırası ona gelmedi. Ama o, tüm direnişlerde en öndeydi.

2000 ölüm orucu gündeme geldiğinde de gönüllüydü, 1996’daki isteğinin tekrarından ibaretti gönüllülük anlatımı. “Beynimde hiç bir şey değişmedi” diye bitirmişti bu gönüllülük yazısını. Beyninde halk vardı, vatan vardı, devrim ve sosyalizm vardı. 19 Kasım 2000’de, Birinci Ölüm Orucu Ekibi direnişçisi olarak inandığı değerler uğruna kızıl bantını kuşandı. 140’ıncı günde şehit düştü.

 

***

 

Veli Güneş'in Ölüm Orucuna Gönüllülük Yazısı

 

Merhaba,

Partime,

 

Oligarşi halk kitlelerini teslim almak için F Tipi Hapishanelerle devrimcileri teslim alarak iktidarını sağlamlaştırmaya çalışıyor.

Bir taraftan hapishanelerde katliam yaparken diğer taraftan halkın en basit bir talebine karşı saldırıyor.

Düşmanın bu politikalarını bozmak için hapishaneler boyutuyla Ölüm Oruçları'yla bozacağımızı ben de yoldaşlarım gibi aynı fikirdeyim.

Yapacağımız Ölüm Orucu halk kitlelerini bir araya getireceğini ve düşmana büyük darbeler vurup zaferi kazanacağımızı biliyorum.

Düşmanın eylemimiz karşısında iktidarını korumak için acizliğinden dolayı saldırıları da artabilir ve birçok yoldaşımız şehit düşebilir ama zaferi yine biz kazanacağız.

Düşmanla bu mevzi savaşında ben de Ölüm Orucu gönüllüsü olduğumu belirtir ve partimin bu onurlu görevde beni de bu görevle onurlandırmasını istiyorum.

Bunu söylerken her türlü muhasebemi yapmış olarak yapıyorum. Uzun bir devrimci yaşamım oldu. Onlarca beraber çalıştığım ve çalışmadığım yoldaşlarım onurlu bir şekilde çatışarak şehit düştü. Ben de yeni insanlara her söylemimde yeri geldiğinde onurlu savaşarak ölmek gerektiğini anlatıyordum. Şimdi ise düşmanla bir savaş içerisindeyiz. Ben de şehit yoldaşlarımız gibi ve onlara layık bir şekilde çatışarak şehit olmak istiyorum.

Bu savaşı şehitlerle kazanacağız. Ben de bu onurlu kavgada gönüllü olarak partimin talimatlarını devrimci coşkumla bekliyorum.

Partimi ve yoldaşlarımı utandırmayacağım. Şehitlerimize verdiğim sözü yerine getireceğim.

Ya Zafer Ya Ölüm.

Biz Kazanacağız.

Partimiz Kazanacak Halkımız Kazanacak.

Devrimci Selamlar, Saygılar.

Veli Güneş

04.08.2000

 

***

 

Veli Güneş'ten Partiye

 

“PARTİME

Bana insanca ve onurlu bir şekilde yaşamayı öğrettin.

Halkı sevmeyi, Vatan için ve yoldaşlar için ölmeyi öğrettin.

Değerlere sahip çıkmayı öğrettin.

Hep güvenli ve onurlu yaşamam için güç verdin. Emek harcadın.

Onurlu yaşamasını öğrettin. Yeni insanı öğrettin.

Zaferler yaratarak, zaferleri tattırdın.

Hep umudum oldun. Özlemlerimi gerçekleştirdin.

Benim hep mutlu olmam için her şeyi yaptın.

Şimdi yine bu onurlu göreve layık görüp özlemlerimi gerçekleştirdin.

Bana mutlulukların en büyüğünü verdiniz.

Ben de bu onurlu görevde layık olacağım.

Partimin kazanacağı bu zafere katkı sunmamı sağladığı için minnettarım.

Partimin geleneklerine yeni gelenekler katmak benim için mutluluktur.

Partimin kazanacağı bu zaferi devrimci coşkumla selamlıyorum.

 

12 Kasım 2000

VELİ GÜNEŞ

 

***

 

Veli Güneş'le RÖPORTAJ...

 

VATAN: Neden ölüm orucu yapıyorsunuz, başka bir yol yok muydu?

VELİ GÜNEŞ: Ben 13 yaşımdan beri bu devletin yüzlerce katliamını gördüm. Ve yaşadım. Bu katliamlar halen devam ediyor. Bu katliamları devrimciler bedel ödeyerek püskürttüler. Şimdi ise F Tipi hücre hapishaneleri ile biz devrimcileri değil, bütün halkı teslim almaya çalışıyorlar. Ben de bu saldırının bedel ödenmeden püskürtülemeyeceğine inandığım için bedenimi ölüme yatırarak halkıma ve yoldaşlarıma olan sorumluluğumu yerine getireceğim. Daha evvel de devletin bu katliamlarını bildiğim için bundan başka yol göremiyorum.

 

VATAN: Ölüm orucu sizin için nasıl bir anlam ifade ediyor?

VELİ GÜNEŞ: Değerlerimizi, ölümümle korumak bana mutluluk veriyor. Çünkü değerlerim herşeyden üstündür benim için. Değerlerim için ölmek insanlık görevidir, onur meselesidir.

 

VATAN: Ne istiyorsunuz?

VELİ GÜNEŞ: Halkımızın mutlu olmasını istiyorum. Herkesin eşit ve kardeşçe yaşamasını istiyorum. Bağımsız bir ülke istiyorum. Emperyalistleri VATAN topraklarında istemiyorum. Köylerimizi yakanlardan hesap sorulmasını istiyorum. Kültürümüzü yaşatmak istiyorum. Sömürüsüz bir dünya istiyorum.

 

VATAN: Kamuoyuna yönelik bir mesajınız var mı?

VELİ GÜNEŞ: Halkımız, Kızıldere'de Mahirler'e nasıl sahip çıktılarsa bugün de bu onurlu kavgamıza destek vereceğine, sesimiz olacağına ve biz evlatlarını sahipleneceğine inanıyorum. İnandığım için de sizin için Halkım için ölümü seçtim. Baskılara karşı boyun eğmemeyi siz öğrettiniz. Biz boyun eğmiyoruz. Siz de boyun eğmeyin, sesimizi yükseltin.

 

(Bu röportaj, Yaşadığımız VATAN dergisinin 27 Kasım 2000 tarihli

66. sayısında yayınlanmıştır.)

 

***

 

Veli Güneş’in Alevi halkına seslenişi:

“Hep içinizdeydik. Yanıbaşınızdaydık

 

Merhaba, Ölüm orucu savaşçısıyım. Siz Alevi halkına seslenmek istiyorum.

Senelerden beri katlediliyorsunuz. Geleneklerinizden, kültürünüzden soyundurulmak isteniyorsunuz. Amacınız ortakça bir düzen kurmak. Bunu size çok görüyorlar. Bu yüzden katledildiniz. Çünkü siz Şeyh Bedreddinlerin, Pir Sultanların torunlarıydınız. Onlar boyun eğmedi. Size boyun eğdirmek istediler. Eğmediniz. Ama bu sefer Susurluk düzeni Alevi, Sünni, Kürt, Laz çatışması yaratarak sizleri birbirine kırdırmak istedi. Çorum’da katletti. Maraş’ta katletti. Sivas’ta katletti, yetmedi. Daha halende o katliamlar sürüyor.

Sizi kişiliksizleştirmek, onursuz yapmak, geleneklerinizi, kültürlerinizi devam ettirmemek istiyor. Bugün ise bizleri F tiplerine koyarak sizleri tamamen teslim almak istiyor. Çünkü, siz devrimcileri çok iyi tanıyorsunuz. Hep içinizdeydik. Yanıbaşınızdaydık, kendi oğullarınızdan, kızlarınızdan bizi ayırmıyordunuz. Çünkü biz sizin için savaşıyorduk. Bugünse çeşitli sahtekarlar çıkarak, düzene hizmet ederek sizi oyalamak istiyor. Ama çoğunuz buna inaniyorsunuz ki, bu sahtekarların gerçek yüzlerini görüyorsunuz. Bir kısmınız sahtekarların, üçkağıtçıların rant kavgası yapanların peşinden gidiyorsunuz. Evlatlarınız katlediliyor, sessiz kalıyorsunuz.

Peki Pir Sultanlar döneminde böyle miydi? Değildi.

Şeyh Bedreddinler döneminde böyle miydi? Değildi.

Çünkü müritleri şaha kalkmıştı. Hepsi saflarda, hepsi seve seve ölüme gitmişlerdi.

Çünkü niye?

Onlar Alevi halkının onurlu kavgası için can vermişlerdi.

Biz devrimciler ise, Alevisi, Sünnisi, Kürdü, Lazı, Çerkezi yani anlayacağınız gibi bütün halklarımız için ölüme gidiyoruz. Çünkü bütün halklarımız bu F tipi hücrelerde teslim alınmaya çalışılıyor. Biz de bu halklarımız için, bantlarımızı takarak seve seve ölüme gidiyoruz. Biz yok olmadığımız müddetçe halkımızı teslim alamazlar.

Ama ne yazık ki siz hala oturduğunuz yerde duruyorsunuz. Ve bizim ölmemizi bekliyorsunuz.

Kavga başlamıştır. Bundan sonra bütün sokaklar yakılmalı, bu düzenin altı üstüne getirilmelidir. Çünkü bu kavga sizin kavganız.

Direnişimizin coşkusuyla sizi selamlıyorum Alevi halkımız.

(Bu çağrı 19 Aralık 2000 katliamı öncesinde yapılmıştır.)

 

 

Hakkında Daha Geniş Bilgi İçin...

 

2000-2007 Büyük Direnişi:

 

Yoldaşları, yakınları Veli Güneş’i Anlatıyor:

 

Geri